Galatasaray sahasında Fenerbahçeyi 1-0 yendi.
-Ceza sınırındaki Galatasaray'lı taraftarlar, maç'ın başında, aynen rakiplerinin Kadıköy'de yaptıkları gibi, kısasa kısas davranarak,çirkin tezahüratlarıyla takımlarına destek vermeye çalıştılar.Bu olaylar, bir taraftar gurubunun sahasında centilmence davranması ile durulur.Bu iş cezalarla olmayacak.Ancak ve ancak; Olumlu davranan taraftar gurubunun,TFF ve Medya tarafından ödüllerindirilmesi ile kesilir.
-Maç'a sinirli başlayan,öfke kontrolünü beceremeyen, başta Emre ve Melo olmak üzere bütün futbolcular, Muslera ve Drogba hariç, profosyonelce davranmayı beceremediler.
-Maçın hakemi, sizi sahada tutmak istiyorum mesajını verdi, fakat sahada kalmak istemeyen Emre ve Melo kırmızı kartla dışarıda kaldılar.15 sarı kartın gösterildiği çirkin bir derbi oldu.
-Görülen sarı kartlar ile cezalı duruma düşen ve bundan sonraki maçta oynayamayacak kilit oyunculardan Melo,Sneijder,Hakan Balta ikincilik mücedelesi verecek olan takımlarını Sivasspor deplasmanında yalnız bırakacaklar.
-Sahanda rakibin 10 kişi kalmış,kalene gelemiyor, kötü futbol sergiliyor,sen attığın bir gol ile ,Üstelik kendi birinci bölgende,her zaman bireysel hata yapma potansiyeli yüksek futbolcularınla skoru korumaya çalışıyorsun..Nitekim Semih bir hata yaptı ve Galatasaray ucuz kurtuldu.
-Mancini, İtalyan işi defans anlayışı ile tarihi fark atacağı rakibini, zorla 1-0 yenerek mutlu olabilir. Ama Galatasaray taraftarları olarak mutlu değiliz.Çünkü Fenerbahçe, böyle bir Galatasarayı yakalasa, sahasında çok farklı yenerdi.
-Galatasaray kaptanı Selçuk, seyircinin protestosunu kaldıramayıp, gemisini sakatlandım diye terketti.Demekki profosyonel olamamış.Türk futbolcuları sadece sezon başı sözleşme imzalarken profosyonel oluyorlar.Bu yüzden Avrupada başarılı olabilen Türk futbolcusunun sayısı çok az. Acaba aynı hareketi Fatih Terim'e yapabilirmiydi? Hafta içerisinde verdiği röportajda, Manciniyi çok seviyorum,aramızda problem yok diyen Selçuk, bu davranışı ile sınıfta kalmıştır.
-Galatasaray'da huzursuzluk var deniyordu.Bunu hafta içerisinde red edenler,maalesef vucut dilleriyle, ortaya serdi.
-Galatasaray yönetiminde futbol'u yönetecek tecrübeli yönetici, hiç yok.Bu yüzden Ünal Aysal Galatasaray A.Ş.'yi yönetebiliyor ama Futbol kulübünü yönetemiyor.
-Fair-Play'e prim tanınmadığı sürece, Derbilerde iyi futbol'u izlememiz mümkün değil.Bütün taraftar gurupları, onlar bize bunu yaptılar diye intikam duyguları ile davrandığı sürece, Hakemlerin de işi zor, para ödeyen taraftarlarında.Kombine alıp maç izleme hakkı ellerinden alınan sorumlu taraftarlar da, mağdur oluyorlar.
-Bu ülkede kötüye prim tanındığı sürece, hiç bir şeyimiz düzelemez.
-UEFA kriterleri, Türk Futbol'una mutlaka gereklidir.
-Maç mı izledik,horoz döğüşümü izledik belli değil.
-Şike yapanın yanına kar kaldığı, rakibini attırdı diye futbolcunun sevindiği, taraftarlara ve kulüplere yarananacağım diye, ilkesiz davranarak Futbol'u yönetemeyenler ile Türk Futbolu düzelemez.Taraftarlar yavaş yavaş tribünlerden uzaklaşır.Zaten siyasi iktidarın istediği de bu.
-Maçlara bedel ödeyerek giren, kulüplerin en önemli finans kaynağı taraftarlar ortadan çekilince, Futbol'un ekonomik değeri düşünce, neyi yöneteceksiniz.Herkes bindiği dalı kesiyor.Herkes EYYAMCI.
-Bu yüzden Ülke Futbol'unu yönetmeyi beceremeyenlere,futbol alemine YAZIKLAR OLSUN.
-Ceza sınırındaki Galatasaray'lı taraftarlar, maç'ın başında, aynen rakiplerinin Kadıköy'de yaptıkları gibi, kısasa kısas davranarak,çirkin tezahüratlarıyla takımlarına destek vermeye çalıştılar.Bu olaylar, bir taraftar gurubunun sahasında centilmence davranması ile durulur.Bu iş cezalarla olmayacak.Ancak ve ancak; Olumlu davranan taraftar gurubunun,TFF ve Medya tarafından ödüllerindirilmesi ile kesilir.
-Maç'a sinirli başlayan,öfke kontrolünü beceremeyen, başta Emre ve Melo olmak üzere bütün futbolcular, Muslera ve Drogba hariç, profosyonelce davranmayı beceremediler.
-Maçın hakemi, sizi sahada tutmak istiyorum mesajını verdi, fakat sahada kalmak istemeyen Emre ve Melo kırmızı kartla dışarıda kaldılar.15 sarı kartın gösterildiği çirkin bir derbi oldu.
-Görülen sarı kartlar ile cezalı duruma düşen ve bundan sonraki maçta oynayamayacak kilit oyunculardan Melo,Sneijder,Hakan Balta ikincilik mücedelesi verecek olan takımlarını Sivasspor deplasmanında yalnız bırakacaklar.
-Sahanda rakibin 10 kişi kalmış,kalene gelemiyor, kötü futbol sergiliyor,sen attığın bir gol ile ,Üstelik kendi birinci bölgende,her zaman bireysel hata yapma potansiyeli yüksek futbolcularınla skoru korumaya çalışıyorsun..Nitekim Semih bir hata yaptı ve Galatasaray ucuz kurtuldu.
-Mancini, İtalyan işi defans anlayışı ile tarihi fark atacağı rakibini, zorla 1-0 yenerek mutlu olabilir. Ama Galatasaray taraftarları olarak mutlu değiliz.Çünkü Fenerbahçe, böyle bir Galatasarayı yakalasa, sahasında çok farklı yenerdi.
-Galatasaray kaptanı Selçuk, seyircinin protestosunu kaldıramayıp, gemisini sakatlandım diye terketti.Demekki profosyonel olamamış.Türk futbolcuları sadece sezon başı sözleşme imzalarken profosyonel oluyorlar.Bu yüzden Avrupada başarılı olabilen Türk futbolcusunun sayısı çok az. Acaba aynı hareketi Fatih Terim'e yapabilirmiydi? Hafta içerisinde verdiği röportajda, Manciniyi çok seviyorum,aramızda problem yok diyen Selçuk, bu davranışı ile sınıfta kalmıştır.
-Galatasaray'da huzursuzluk var deniyordu.Bunu hafta içerisinde red edenler,maalesef vucut dilleriyle, ortaya serdi.
-Galatasaray yönetiminde futbol'u yönetecek tecrübeli yönetici, hiç yok.Bu yüzden Ünal Aysal Galatasaray A.Ş.'yi yönetebiliyor ama Futbol kulübünü yönetemiyor.
-Fair-Play'e prim tanınmadığı sürece, Derbilerde iyi futbol'u izlememiz mümkün değil.Bütün taraftar gurupları, onlar bize bunu yaptılar diye intikam duyguları ile davrandığı sürece, Hakemlerin de işi zor, para ödeyen taraftarlarında.Kombine alıp maç izleme hakkı ellerinden alınan sorumlu taraftarlar da, mağdur oluyorlar.
-Bu ülkede kötüye prim tanındığı sürece, hiç bir şeyimiz düzelemez.
-UEFA kriterleri, Türk Futbol'una mutlaka gereklidir.
-Maç mı izledik,horoz döğüşümü izledik belli değil.
-Şike yapanın yanına kar kaldığı, rakibini attırdı diye futbolcunun sevindiği, taraftarlara ve kulüplere yarananacağım diye, ilkesiz davranarak Futbol'u yönetemeyenler ile Türk Futbolu düzelemez.Taraftarlar yavaş yavaş tribünlerden uzaklaşır.Zaten siyasi iktidarın istediği de bu.
-Maçlara bedel ödeyerek giren, kulüplerin en önemli finans kaynağı taraftarlar ortadan çekilince, Futbol'un ekonomik değeri düşünce, neyi yöneteceksiniz.Herkes bindiği dalı kesiyor.Herkes EYYAMCI.
-Bu yüzden Ülke Futbol'unu yönetmeyi beceremeyenlere,futbol alemine YAZIKLAR OLSUN.
Yorum Gönder