FLAŞ HABER

Şenol Güneş'e Açık Mektup

Şenol Güneş'e Açık Mektup

Ari Barutoğlu

barutari@gmail.com
11 Aralık 2015, 17:17
                                                                               11.12.2015

                               İSTANBUL/ Bakırköy

63 yıl, 63 yaş…

Hani dile kolay derler ya tam da o türlü; söylemesi, sayması kolay;  yaşaması zor.

 

Şenol Hocam, babamdan büyüksünüz. Ne şeref ki sizin gibi bilge bir öğretmen Beşiktaş’ın başında ve bu durum takımın kimyasına yansımış durumda. Dışarıdan bunu fark etmeyip, gururlanmamak elde değil.

Başta da yazdığım gibi 63 yaşındasınız Sayın Hocam. Bu yaşanmışlığın büyük bölümü yeşilin göbeğinde geçmiş. Haliyle bir futbolsever, bir Beşiktaş aşığı olarak sizden beklentim artıyor.

 

Gelin bütün tecrübelerinizi sıfırlayalım. Temmuz ayından, yani Beşiktaş’ın dümenine geçişinizden sonrasını konuşalım izninizle.

Kuvvetle muhtemeldir ki gözünüzden kaçmış;  su yorumcularının tiki – taka tabir ettikleri o harika paslaşmalarla rakibe çullandığınız dakikalar, orta sahada iki savaşçı oyuncu (Atiba-Necip) ve önlerinde bir on numara (genelde Oğuzhan, bazen de Sosa) kullandığınız bölümlere tekabül ediyor. Ancak iki on numarayı bir arada kullanıp, Oğuzhan’ı  8 numara oynatma ısrarınız maçların ilk yarılarını hatta ilk 60 dakikalarını çöpe atmanıza neden oluyor. Bu Mersin maçında da böyleydi, Fener maçında da, Bursa maçında da maalesef dün akşam da böyle tezahür etti. Her seferinde iki on numarayı aynı anda sahada tutmaya çalıştınız. Oğuzhan’dan 8 numara olamayacağını, önünde oynayan Sosa’nın da arkasını sağlama alamadığından veriminin düştüğünü bir türlü göremediniz; ya da görmek istemediniz.

Hocam, Türkçe öğretmeniydiniz değil mi?

Düşünsenize, müdürün elinize kovayı süpürgeyi verip, okulu temizlemenizi istediğini?

Eliniz ayağınız tutuyor çok şükür, bir şekilde bu görevi yerine getirirsiniz. Getirirsiniz de size yazık olmaz mı? Olur Hocam, bal gibi de yazık olur. Tıpkı takıma da Oğuzhan’a da, Sosa’ya da, bu yüzden forma vermediğiniz Necip’e de yazık ettiğiniz gibi, yazık olur Canım Hocam.

Bakınız dün geceye de bildiğiniz gibi başladınız. Takım rakibe karşı koydu, bir şeyler de üretti, hatta golü de buldu bir şekilde. Golden sonra, Sporting’in hocası bir de hediye verdi size: Orta sahasını boşaltıp, forvetini ikiledi. Ve siz golü yiyene kadar, takımı on kişi oynatan Sosa’yı çıkartıp, orta sahayı Necip’le takviye edip, hem sayısal hem de fiziki üstünlüğü ele geçirip, maçı koparmak yerine, izlemeyi tercih ettiniz.

Bu olmaz Hocam!

Ben televizyonun başından takımın on kişi, hatta Gomez’in gol dışındaki sağlıklı yaşam koşularını da buna eklersek, 9.5 kişi oynadığını ve direncimizin her geçen dakika düştüğünü görüp çırpınıyorsam, siz kenarda her şey normalmiş gibi maç izleyemezsiniz Hocam! Buna hakkınız yok.

Lütfen bana, “Tolga o golü yemeseydi” savunmasını yapmayın. Zira Tolga o golü ilk kez yemiyor. Geçen yıl da yedi, Trabzon’dayken de bolca yedi, Allah ömür verdiği sürece de yemeye devam edecek.   Onur’un sakatlanıp, formasından ayrı kaldığı 6 aylık süreç dışında, Tolga kariyeri boyunca hep kötü oynadı. Bunun en yakın tanıklarından birisiniz. Velhasıl, kaleciden dem vurmayın, Tolga hep buydu. Bir futbolsever olarak ben bu durumun farkındaysam, sizin gelir gelmez bu işe önlem almanız gerekirdi. Siz ise elimizdeki tek kalecinin de rakibe gitmesine göz yumdunuz!

Uzun lafın kısası, işler sarpa sarıyor Hocam.

Lütfen futbolun temel doğrularına yüzünüzü dönün artık. Şayet dönmeyecekseniz, ara transferde kulübe para harcatmayın. Bu takım siz olmadan da zaten 3. Olur.

Transfer demişken, Rhodolfo’nun her kademe hatasında Sivok’u daha çok özlüyorum. Kaleye de Ospina’yı istiyormuşsunuz. Bonservis bedeli 5 milyon Euro civarındaymış. Hani şu Samet Hoca’nın bonserivisi 1 milyon Euro iken alabilmek için yırtındığı Ospina!

Gerçi  O’na da Mc Gregor’u layık gördüler!

Sahi Fatmagül’ün suçu neydi yahu?

En derin sevgi, saygı ve bir parça teessüflerimle…

 

Yorum Gönder