Şampiyon olmak için şike yaptılar, olmadı.
Playy-of sistemi uydurdular, yine olmadı.
Yabancı kontenjanını daralttılar, olmak üzere. Buna Rağmen; Ersun Yanal'ın, Tarık Çamdal'ın Galatasaray'a transferi ile ilgili soruya verdiği manidar cevap ile Eskişehirspor'dan yapılacak oyuncu transferlerini engellemeye çalışmaları, ilk yarıyı 8 puan önde bitirmelerine rağmen, bu sefer de olmazsa diye korktuklarını göstermektedir. Kendi becerisizliklerini, futbol dışı Bizans oyunları ile destekleyerek başarılı olmaya çalışmaları karşısında, koskoca camia, bu nasıl kulüp yönetimi diye itiraz edeceğine, adamı yeniden başkan seçiyorlar. Benim taraftarı olduğum kulüpte böyle yöneticiler olsaydı, ilk Genel kurulda anasından doğduğuna pişman edilerek gönderilirdi. Nitekim; Adnan Sezgin'e teslim olup, Galatasaray'ı rakiplerinin alay ettiği hale getiren Adnan Polat böyle gitmedi mi. Camiaların önce kendisine saygısı olacak. Şike yapmış Başkan etrafında bütünleşmek, ancak ve ancak aynı düşünceyi onaylayanlar tarafından yapılır.

Bu Cumhuriyet, böyle bir Cumhuriyet olduğu sürece, başarılarında süreklilik olmaz, ancak tesadüfen olursa olur.

Eskişehir kulüp Başkanı, yönetimi  ve teknik direktörünün ne kadar acemi oldukları, Tarık Çamdal'ın transferinde ortaya çıktı. Zaten Bütün kulüplerin en büyük zaafı, ellerindeki futbolcuların kontrat tarihlerini bilmemeleridir. Genelde kulüp Müdürlerine takip ettirirler. Sezon başında kadro planlaması yapılırken, özellikle istikbal vaat eden futbolcuların hem maaşları iyileştirilir, hem de kontratları uzatılır. Trabzonspor elinden bir sürü iyi futbolcuyu, bedavaya kaçırdıktan sonra, akıllandı ve kaleci Onur'un sözleşmesini hem iyileştirdi, hem de uzattı.

Kendi becerisizliklerini örtmek için futbolcularına "Beşiktaş'a gidin. G.Saray'ı tercih edersiniz sizi oynatmayız ve ortada kalırsınız" diyerek gözdağı veren, Eskişehirspor Kulüp Başkanı ve yönetimi resmen suç işlemişlerdir. TFF'nin bu orta oyunda, futbolcuya köle muamelesi yapan kulübü seyretmesi çok manidardır. Bunu Avrupa'da bir kulüp, futbolcusuna yapamaz. Zaten sözleşmesinin bitmesine 6 ay kala, başka takımlarla görüşme hakları var. Hangi disiplin suçuna istinaden kadro dışı bırakacaksın. Bu futbolcuları oynatmadığın ve mağlup olduğun maçlarda TFF'den alamayacağın 1 Milyon TL'nin kaybını cebinden mi, vereceksin. Zaten 100 Milyon TL borcunuz varmış. Siz bu kafayla kulüp yönetemeyeceğiniz gibi, Kulüpler Birliği'nde, bir kişinin yabancı futbolcu sayısına itirazı karşısında bile, aciz kalırsınız.

Kulüpler Birliği Başkanı Cavcav, Aziz Yıldırım için ''baş belası'' diye demeç vermiş. Yıllardır Türk Futbolunda Başkanlık yapıyorsun yenimi anladın. Menfaatinize olan ilişkilerde, kendilerine biat edip, sonrada şikayet ettiğiniz Başkanları, sizler bu hale getirdiniz. Şimdi şikayet etmeye hakkınız yok.
Zaten Kulüpler, kendi menfaatlerini düşüne düşüne hem kendilerinin, hem de Türk Futbolu'nun değerini düşürdüler. TFF Başkanlığı seçimlerinde siyasete karşı dik duramayıp, telkin edilen aday Fenerbahçe'yi düşürmeyecek diye Başkan seçersen, aman çok para kaybederiz diye ilkesiz davranırsan, sonra Aziz Yıldırım'a laf söyleme hakkın yok deriz.
Allah Kulüplerimize ve Türk Futbolu'nu yönetenlere akıl ihsan etsin, inşallah.

Gelelim taraftarlarımıza; Edirne Olin- Galatasaray Basketbol maçında, Galatasaray taraftarlarının, açılan Fenerbahçe atkısına tahammülsüzlükleri nedeniyle sahaya yabancı madde atmaları ve maçın durmasına neden olmalarını hangi akıl ile izah edebilirsiniz. Zaten takımın sakatlıklardan sıkıntılı, sen tribüne gelmişsin niye? takımını desteklemeye, ee takımın 17 sayı farkla önde,bu sene en büyük rakibini 12 sayı farkla yenmişsin.Bir Fenerbahçe atkısı sizi bu kadar niye tahrik etsin ki. Böyle yaparak kendinizi küçültüp, rakibiniz büyütüyorsunuz. Ya takımınız, oyunun soğumasından etkilenip,maçı kaybetseydi, sizin tribünde bulunma nedeniniz olan destek, böylemi amacına ulaşmış olacaktı.

UEFA’da tüm zamanların istatistiklerine bakıldığında Galatasaray diğer temsilcilerimizin çok önünde bir görüntü çiziyor. Sarı Kırmızılılar, 1955 yılından 2012-2013 yılına kadar olan verileri baz alınarak yapılan sıralamada, Şampiyonlar Ligi ve eski adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası’nda oynadığı 143 maçta 53 galibiyet, 35 beraberlik, 55 yenilgi aldı. Aslan, bu karşılaşmalarda 188 gol atıp, 204 gol yiyerek toplamda 141 puan toplayarak 19. sırada yer aldı. Sıralamada Fenerbahçe 41, Beşiktaş 61, Trabzonspor ise 102. sırada yer aldı.Türkiye'mizi bu kadar iyi temsil eden Galatasaray'a herkes düşman olmuş, paçasından tutup aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Ülke olarak en büyük sorunumuz bu. Yükseleni, indirmek. Halbuki çıtayı yükselteni geçmek olmalı ama nerede o, ilkeli, kendine saygılı düşünceye sahip insanlar. Sadece Futbolda değil, tüm hayatımızda başarılılara geçit yok.

Başbakan Erdoğan, çalışma ofisinde Mahmut Uslu ve Rıdvan Dilmen ile yaklaşık 2 saat görüştü. Görüşmeler basına kapalı gerçekleşti. Erdoğan görüşmelerin ardından saat 19.00 sıralarında çalışma ofisinden ayrıldı.

Herkes gibi ben de çok merak ediyorum.
-Rıdvan Dilmen hangi sıfatla bu toplantıda yer almıştır.
-Mahmut Uslu Başbakanımızla hangi konuyu konuşmuştur..
-Başbakanımız neden böyle bir görüşmeye gerek duymuştur.

Acaba; bakın biz sizi küme düşürmeyecek TFF Başkanını seçtirdik, şike sahaya yansımamıştır diyerek UEFA'yı ikna ettik, ama halen daha tribünlerinizden şahsıma küfür edilmektedir, buna kulüp olarak mani olun mu, dendi.. Yoksa, Başkanın  yargıtay sonucu ile ilgili, müjdesi mi bildirildi. Eğer Aziz Başkan suçsuz bulunursa çok şey değişir.

-UEFA'nın verdiği Avrupa Kupalarına katılamama cezaları nedeniyle, Fenerbahçe'nin tazminat alma hakkı doğacak. Gayet iyi bir para alabilirler.
-Bu sene şampiyon olsaydılar, Avrupa'ya gidemeyecek ve Şampiyonluk anlamsız kalacaktı. Eğer Avrupa'ya gitme şansı ortaya çıkarsa, Fenerbahçe bir anda bol sıfırlı EURO'lar ile bütçesini düzelterek, bir taş ile iki kuş vurmuş olacaktır.

Burası Türkiye, olurmu deme, bu ülkede herşey olur.

Aydınlık ve Adaletli Futbol dolu günler, dilerim.