Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, "Futbolu bilmiyorum" dediği ilk iki yılında iki Şampiyonluk ve Şampiyonlar Liginde çeyrek final başarılarını yaşadı.

Daha sonra futbolu öğrendiğini itiraf ettiğinde, yaptığı icraatlar ile düzgün işleyen sisteme, çomak soktu ve önce yönetimden ve sonra da teknik kadrodan Fatih Terim'in izlerini silmeye çalıştı. Bunu yapmasının tek sebebi; kazanılan başarıların paylaşılmaya kalkılmasıdır.

Halbuki bir yerde başarı varsa, o başarının mimarı patrondur. Her alemde bu böyle iken, kurumsal olduğunu her zaman söyleyen Ünal Aysal'a, ihtirasları hata yaptırmıştır.

Fatih Terimden sonra neler oldu?

Galatasaray'ın kalbi Florya'da bozulma başladı. Kim göreve gelirse gelsin, orayı düzeltemedi.

Hükümet ile ilgili sorunları çözen, tüm Galatasaraylıların sevdiği ve birleştirici unsuru, Abdurrahim Albayrak'ın yokluğu hep hissedildi. Nitekim Ünal Aysal bunu açıkca itiraf bile etti.

Futbolun yönetimi başkanın danışmanlarına kalınca, devre arası transfer fiyaskosu ile başladı ve yabancı sayısının düşeceğini bile bile genç yabancı futbolcular transfer edilerek, kadro şişirildi. Onları transfer edebilmek için eldeki tecrübeli yabancılara üste para verilerek veda edildi.

Teknik Direktör Mancini anlamsız kadro ve taktik değişiklikleri ile Galatasaray'ın DNA'sını bozdu. Baktı ki harcanacak para ve bütçe yok, üstüne üstlük yabancı oyuncu kısıtlaması var, "Benden paso" dedi ve tazminatsız gitti.

Alman ve Hollanda ekolü dillenirken yeniden başka bir İtalyan hoca ile anlaşıldı. Başkan "Disiplini uygulayacak hoca istiyorum, başarıya aç hoca istiyorum" dedi ve Prandelli ile anlaştı.

Prandelli üç günlük araştırmasında, Galatasaray'ın kadrosunu resmen budadı. Çoğunda haklıydı. Çünkü başkanın transfer komitesi yanlış transfer hamleleri ile kadroyu şişirmişlerdi.

Şimdi; yabancılardan Muslera, Melo, Sneijder,Telles, Bruma, Ambrabat, Chedjou kadroda yer alacaklar. Bu yabancılar içerisine mutlaka yabancı bir santrafor şart. Zaten yabancı sınırlamasındaki sayı 8. Bu nedenle, diğer yabancı oyuncuların gönderilmesi ile kontenjanda oluşacak boşluk, sadece bir yabancı bir forvet ile doldurulacak.

Yerli oyunculardan; kaleci, sağbek,solbek, stoper transferleri mutlaka şart. Özellikle Türkiye Ligi'nde kaleyi teslim edebileceğin bir kaleci transferi yabancı oyuncu kısıtlamasındaki dezavantajınızı avantaja çevirme şansınızı yaratacaktır.

Prandelli'nin Sabri ve Gökhan Zan'ı veto etmesini onaylamıyorum.Çünkü bu iki tecrübeli oyuncudan yedek kadronda oyuna girdiklerinde her zaman verim alabilirsin. Yıllarca Galatasaray'da oynamış ve kaptanlık yapmış olan Sabri'ye yapılan bu davranış, tüm Galatasaraylıları üzmüştür.

İki senedir bir sürü genç oyuncu transferleri yapıldı. "Amacımız kadroyu gençleştirmektir" denildi. Aldığın gençleri oynatamadıktan sonra, onları nasıl geliştireceksin. Bir pilot takımın yok. Yazık değil mi bu gençlere? Futbolcu oynayarak olgunlaşır. Madem geleceği parlak görüyorsun, verirsin parasını, bonservisini alırsın, bırak takımında kiralık oynasın. Böylece hem genç oyuncuya yazık olmaz, hem de kaynaklar israf edilmezdi.

Galatasaray'ın kurumsal yönetimi Hajrovic olayında büyük hata yapmıştır. Fakat kadroda değişiklik yok. Transferde kaynaklar israf edilmiş buna rağmen, transfer komitesi görevlerine devam ediyorlar. Erdal Keser, Sportif Direktörlük görevine getirildi. Fakat bu göreve uygun değil. Daha önce görev yaptığı işlerde başarısı yok.

Galatasaray'ın; başta Florya olmak üzere, tüm profesyonel yönetim kadrosunda revizyona ihtiyacı var. Gönderilecek yabancı oyuncuları var. Transfer edilen genç oyuncuların kiralık oynayabilecekleri doğru takımları bulabilme sorunu var. TFF Başkanı ve Hükümet ile sorunları var. Medya ile sorunları var. Hepsi Galatasaray'ın yıpratılması için her gün yalan yanlış haberler ile yayınlarına devam ediyorlar. Bu kadar sorunlar içerisinde gömülen yönetim, maalesef kafaları rahat olmadığı için yanlış kararlar alarak, psikolojilerinin bozulduğunu gösteriyorlar.

Rakip Fenerbahçe'nin hiçbir olumsuz haberi Medya'da yer almıyor. Çünkü sorunları yok. Transfer derdi de yok. Bu kadar sorunsuzluk ve oturmuş kadrosu ile şampiyonluğun en büyük adayı yine Fenerbahçe olacaktır. Galatasaray dertleri ile uğraşırken, hem yıpranacak, hem de sportif başarıdan geri kalacaktır.