Benfica maçının ilk yarısı 3-0 bittiğinde "tamam, maç bitti" deseler, çoğumuzun itirazı olmazdı sanırım. Allah beterinden saklasın modundaydık zira.
Aslına bakarsanız sezon başından beri bu tabloyu çok maçta yaşadık; Galatasaray maçında, Napoli maçlarında, Trabzon maçının ikinci yarısında hatta dünkü Başakşehir maçında... Cezayı kesebilen sadece Benfica oldu.
Evet, maç kazanan ve bir şekilde yenilmeyen, her iki kulvarda liderliğe oynayan bir takım var karşımızda. Bu son derece mutluluk verici. Ancak bu takım, geçen yılki Beşiktaş'ın çok uzağında hatta yaptıklarının tam tersini sergiliyor. Geçen yıl önde çok basan, her maçın sonucunda rakiplerinden çok daha fazla koştuğu net verilerle ifade edilen takım, bu yıl pres yapmadan oynuyor ve maçların genelinde rakiplerinden daha az koştuğu ortaya çıkıyor. Geçen yıl önde kaptığı toplarla yerden seri paslaşmalarla rakibin üzerine çullanan, bu sırada ribauntları toplamak için iki bekinden birinin ve Atiba'nın rahatlıkla pozisyon aldığı takım, bu yıl baskın hücum yapmak isterken, kabak gibi açıklarla rakiplerine pozisyon ikramları hatta ziyafetleri sunuyor. Şenol Güneş sezon başı kampında, geçen yıl başarıyla uygulanan ve rakipler tarafından imrenilen sistemden vazgeçtiğini, bunun yerine stoperlerle birlikte, sağ ve sol beklerin sürekli uzun- çapraz toplarla takımı hücuma çıkartan oyuna döndüğünü gösterdi. Tüm Beşiktaş muhabirleri de bu gelişmeyi ballandıra ballandıra anlattılar, sanki geçen yılki oyun başarıya ulaşmamış, imrenilmemiş gibi...
Velhasıl, ligin ilk yarısı bitmek üzere. Beşiktaş hala 1.80lik forvetlerine uzun top şişirerek hücum etmeye çalışıyor. Bunun sonucunda;
1- Çok kabiliyetli orta sahasını by-pass ediyor. Atiba dahil olmak üzere göbekteki üçlünün verimi yarıya düşüyor.
2- Santrforların özellikle de Aboubakar'ın oyun tarzının çok dışında olan bu sistem, hem forvetlerin verimini düşürüyor hem de forvet oyuncularının düşük performans gösterip, eleştirilmelerine neden oluyor.
3- Forvete atılan uzun topların çok büyük kısmı, pivot modelinde oyuncu olmadığı için, duvara çarpmış misali aynı hızla geri dönüp, orta sahamızı ve tandemimizi müthiş zorluyor. Bunun sonucunda rakiplere çok fazla pozisyon veriliyor.
4- Ya Hoca geçen yılki sisteme geri dönecek. Ya da bu yılın en iyi topunu oynadığı Kayseri maçının ilk yarısındaki 4-3-1-2 dizilişiyle sahaya çıkacak. Ve yine bu dizilişte geçen yıl ezberlettiği kısa pas oyununda ısrar edecek.
Bakın, Benfica ilk yarıda cezayı kesip ikinci yarıda oyun ciddiyetinden uzaklaştı ve melekler bir kez daha yanımızda yer aldı. Akl-ı selim Beşiktaşlılar lütfen uyanık olsunlar. Maçı biz çevirmedik, Benfica'nın 4'ü hatta 5'i gevşeklikten ötürü atamayışı ve Cenk'in 20de bir ihtimalle yaptığı vuruş çevirdi. Bu beraberlik ders değil de herkese yansıtıldığı gibi zafer olarak algılanırsa yakın zamanda rakiplerden biri cezayı fena keser. Rakiplerinin imrenerek oynamaya çalıştığı sistemini yok yere bozmanın bedelini Beşiktaş'a ödetirler. Toparlanması da çok zor olur. Şenol Güneş'in bir an evvel geçen yılki ezberlenen oyun anlayışına dönüp, takımın üzerindeki ölü toprağını kaldırması lazım.
Bir teknik direktör 1 yıl boyunca oturtmaya çalıştığı sistemini hemen ertesi yıl neden ters çevirmeye kalkar? Bunun mantıklı bir gerekçesi olabilir mi?
Aynısını 2004'te Lucescu da yapmıştı. Daha doğrusu yukarıdan bir yerlerden Lucescu'ya sistemini bozması emredilmişti! Sonrası hepimizin malumu.
Sevgiyle...
Aslına bakarsanız sezon başından beri bu tabloyu çok maçta yaşadık; Galatasaray maçında, Napoli maçlarında, Trabzon maçının ikinci yarısında hatta dünkü Başakşehir maçında... Cezayı kesebilen sadece Benfica oldu.
Evet, maç kazanan ve bir şekilde yenilmeyen, her iki kulvarda liderliğe oynayan bir takım var karşımızda. Bu son derece mutluluk verici. Ancak bu takım, geçen yılki Beşiktaş'ın çok uzağında hatta yaptıklarının tam tersini sergiliyor. Geçen yıl önde çok basan, her maçın sonucunda rakiplerinden çok daha fazla koştuğu net verilerle ifade edilen takım, bu yıl pres yapmadan oynuyor ve maçların genelinde rakiplerinden daha az koştuğu ortaya çıkıyor. Geçen yıl önde kaptığı toplarla yerden seri paslaşmalarla rakibin üzerine çullanan, bu sırada ribauntları toplamak için iki bekinden birinin ve Atiba'nın rahatlıkla pozisyon aldığı takım, bu yıl baskın hücum yapmak isterken, kabak gibi açıklarla rakiplerine pozisyon ikramları hatta ziyafetleri sunuyor. Şenol Güneş sezon başı kampında, geçen yıl başarıyla uygulanan ve rakipler tarafından imrenilen sistemden vazgeçtiğini, bunun yerine stoperlerle birlikte, sağ ve sol beklerin sürekli uzun- çapraz toplarla takımı hücuma çıkartan oyuna döndüğünü gösterdi. Tüm Beşiktaş muhabirleri de bu gelişmeyi ballandıra ballandıra anlattılar, sanki geçen yılki oyun başarıya ulaşmamış, imrenilmemiş gibi...
Velhasıl, ligin ilk yarısı bitmek üzere. Beşiktaş hala 1.80lik forvetlerine uzun top şişirerek hücum etmeye çalışıyor. Bunun sonucunda;
1- Çok kabiliyetli orta sahasını by-pass ediyor. Atiba dahil olmak üzere göbekteki üçlünün verimi yarıya düşüyor.
2- Santrforların özellikle de Aboubakar'ın oyun tarzının çok dışında olan bu sistem, hem forvetlerin verimini düşürüyor hem de forvet oyuncularının düşük performans gösterip, eleştirilmelerine neden oluyor.
3- Forvete atılan uzun topların çok büyük kısmı, pivot modelinde oyuncu olmadığı için, duvara çarpmış misali aynı hızla geri dönüp, orta sahamızı ve tandemimizi müthiş zorluyor. Bunun sonucunda rakiplere çok fazla pozisyon veriliyor.
4- Ya Hoca geçen yılki sisteme geri dönecek. Ya da bu yılın en iyi topunu oynadığı Kayseri maçının ilk yarısındaki 4-3-1-2 dizilişiyle sahaya çıkacak. Ve yine bu dizilişte geçen yıl ezberlettiği kısa pas oyununda ısrar edecek.
Bakın, Benfica ilk yarıda cezayı kesip ikinci yarıda oyun ciddiyetinden uzaklaştı ve melekler bir kez daha yanımızda yer aldı. Akl-ı selim Beşiktaşlılar lütfen uyanık olsunlar. Maçı biz çevirmedik, Benfica'nın 4'ü hatta 5'i gevşeklikten ötürü atamayışı ve Cenk'in 20de bir ihtimalle yaptığı vuruş çevirdi. Bu beraberlik ders değil de herkese yansıtıldığı gibi zafer olarak algılanırsa yakın zamanda rakiplerden biri cezayı fena keser. Rakiplerinin imrenerek oynamaya çalıştığı sistemini yok yere bozmanın bedelini Beşiktaş'a ödetirler. Toparlanması da çok zor olur. Şenol Güneş'in bir an evvel geçen yılki ezberlenen oyun anlayışına dönüp, takımın üzerindeki ölü toprağını kaldırması lazım.
Bir teknik direktör 1 yıl boyunca oturtmaya çalıştığı sistemini hemen ertesi yıl neden ters çevirmeye kalkar? Bunun mantıklı bir gerekçesi olabilir mi?
Aynısını 2004'te Lucescu da yapmıştı. Daha doğrusu yukarıdan bir yerlerden Lucescu'ya sistemini bozması emredilmişti! Sonrası hepimizin malumu.
Sevgiyle...
Yorum Gönder